Ayaş’tan İstanos kasabasına doğru Ankara Çayı’ndan çıkılınca, Olimpus yenilgisinden sonra gelen Roma ordularına karşı koymak isteyen Gal kabilelerinin sığındığı değişik vadilere ayrılmış, dağınık bir bölgeden geçilir. İstanos kasabası vadinin girişinde ve Çarsu Çayı’nın (Bugünkü Ova/Zir Çayı) kenarındadır. Halkı, Türk ve Ermeniden oluşur. Ermeniler çoğunluktadır.
Dağın yukarı kısmında birtakım mağaralar ve inler görülür. Bu mağaralardan birinin boyu 3 metre, eni 2 metre ve 25 cm’dir. Bir ikincisinin boyu 11 metre 30 cm ve eni 3 metre 33 cm’dir. Bir üçüncüsünün, birbiri üzerine oyulmuş üç katı vardı. Bunlarda görülen yol ve baca gibi çıkışlar; bunlara birkaç ailenin yerleştiği fikrini verir. Bunların kimler. tarafından oyulduğu ve buralarda hangi dönemde kimlerin kaldığı bilinemez. Yerliler, yabancıları bu ilginç eserlerin içinde gezdirmekten adeta nefret ederler.
(Her gelen seyyahın bu mağaraları gezdiği ve bunun da artık halkta bıkkınlık oluşturduğu anlaşılıyor. Fotoğrafımızdan da anlaşıldığı gibi bugün de ayakta olan bu mağaralar ve devasa kayalar; bizlerin de dikkatini, ilgisini çekmekte. Ancak o günlerde sürekli olarak yanında yaşayıp görmeye alışık oldukları için halk nazarında belki de çok fazla bir şey ifade etmiyordu. Ya da o yıllarda (1830-40) nüfusun çoğunluğunu oluşturan Ermeniler bu yabancı seyyahlara çok misafirperverce davranmıyorlardı. Admin)
Vadiyi çıkmaya devam ederek Gök Dağın bayırlarına gelinir. Bu yüksek yerde, büyük taşlardan yapılmış bir sura rastlanır; taşların yerleştirilmesi oldukça düzgündür. Bunun, Galatlara ait bir eser olduğunda şüphe yoktur. Bu surun biraz dik yanında Kazıklı köyü vardır. Dağın içi, bu tarafın yaylasıdır. Hemen bu köy yakınında, diğer büyük bir mağara daha vardır; uzunluğu 40, genişliği 20 ayak kadardır. Kalker bir kayaya oyulmuştur. Girişinde bir savunma duvarı da vardır.
